Serhat Tekin & Multitap röportajı. Akşam Cumartesi eki.
http://www.aksam.com.tr/multitap,-mutlu-ask-sarkilari-isteyenler-icin-soyledi--98064h.html
Multitap, mutlu aşk şarkıları isteyenler için söyledi
İlk albümlerinde farklı sözleri ve müzikleriyle dikkat çekip sevilen Multitap, bu kez 'Özel Birisin' ile karşımızda. Yeni albümde akustik ve mutlu aşk şarkıları var. Grubun solisti Selim Siyami Sümer ile yeni şarkılarını ve tarzlarındaki bu değişimi konuştuk. Multitap, gazeteci Serhat Tekin'in sorularını yanıtladı.
Multitap, ikinci albümleriyle karşımızda. Sertaç Özgümüş, Taçkın Bilal, Ali Cihan ve Selim Siyami Sümer'den oluşan Multitap, mutlu aşk şarkılarından oluşan albümleri 'Özel Birisin' ile belki de önümüzdeki Sevgililer Günü'nde 'hayatının aşkına' hediye arayanların duygularına tercüman olacak... Negatif değil pozitif mesajlar veren, dinleyeni durup düşünmeye sevk eden şarkı sözleriyle dikkati çeken Multitap, yeni albümün ismiyle de dinleyicisine mesaj veriyor. 'Özel Birisin'i Multitap'ın solisti Selim Siyami Sümer ile konuştuk.
- İlk albüme nazaran tempoyu düşürmüş gibisiniz; doğru mu?İlk albüm daha çok evdeki hikayelerden ve evdeki adamların dışarıya bakışından yola çıkarak yazdığımız şarkılardan oluşuyordu. Şarkı düzenlemelerinde o dönem yoğun olarak dinlediğimiz elektronik müziğin de etkisi vardı. Arada geçen süre boyunca sürekli sahne almak bizi çalmakta olduğumuz enstrümanlara daha fazla yaklaştırdı. Ayrıca yeni şarkılarda daha direkt bir anlatımla insanlara dokunmak istedik. Bunu yaparken akustik müziğin sıcak ve samimi hissi hoşumuza gitti ve ortaya daha organik bir albüm çıktı.
- Albümün ismi 'Özel Birisin', birine mi ithaf edildi albüm? 'Özel Birisin' cümlesi, albümdeki son şarkımız olan 'Bu Kadarız'ın içinde geçiyor ve bu şarkıda tamamen kendi dünyamızı ve oradaki insanı anlatıyoruz. Albümün adını koyarken şarkıları dinleyen, onu kendi dünyasının bir parçası haline getiren Multitap dinleyicisine bir gönderme yapmak istedik.
- 'Mutlu aşk şarkıları' diyorsunuz. Gerçekten mutlu musunuz?Mutluluk bir amaç değil, bir sonuç. Hayattan düzgün beslenen, dürüst ilişkiler kurabilen, kendini ve hayatı dinleyip diyalog kurabilen insanın endişeleri azalıyor. Hayatını, başkalarının hayatlarıyla kıyaslamadan sahip olduğu şeylerin değerli olduğunu bilen insan, ruhsal olarak sağlıklı ve mutlu oluyor. Biz birbirimize bunu unutturmadan yaşıyoruz ve evet mutluyuz. Bundan hayat şartlarının bizim için mükemmel olduğu sonucu çıkmasın. Bizim için ne yaptığımız değil, nasıl ve kimlerle yaptığımız önemli. Aşktaki mutluluk da onu yitirmeden önce sahip olduğumuz şey zaten. Aşkı sürekli yitirilmiş bir şey gibi anlatmak onu eksik bırakmak olur.
- Acılı aşk şarkıları daha çok kişiye ulaşıyor, daha çok dile dolanıyor. Acı bizim için 'Ben buradayım ve bir şeylere ihtiyacım var' demenin en kolay yolu. Ayrıca acı, yalnız insanın temel ruhsal durumu. Mutluluğu yalnız yaşamak da mümkün ama zordur, mutluluk genelde paylaşma isteği uyandırır. Giderek yalnızlaşan bireylerden oluşan bir toplumuz, yalnızlığımızı derinden hissediyoruz, bunu bize anlatan acılı bir şarkıya sarılmamız, o şarkıyı sosyal mecralarda paylaşıp bu acıyı bize çektirdiğine inandığımız kişilere ümitsiz mesajlar göndermemiz çok doğal. Acılı aşk şarkıları yapmak zaten çıkış yolu olmayan insanın bu durumundan 'faydalanmak' gibi... Biz şimdiye kadar şarkılarımızda dinleyene aslında yalnız olmadığını hatırlatmaya çalıştık. Hayır, marketin acılı ürünler reyonunda değiliz.
- 'Aslında Kimse Sevmiyor' diye bir şarkınız var; araya ümitsiz bir şarkı mı aldınız; sever gibi mi yapıyoruz? Sevgi hakkında çok az şey biliyoruz. Ne gerçek bir sevgi ortamında yetişmişliğimiz var ne de bunu sonradan geliştirmek için yeterince dinleyip düşünmeye fırsatımız olmuş. Yaşadığımız hikayede sadece eksikliklerimizin, zaaflarımızın ve bunun bize yaşattığı olumsuzlukların farkına varabilmişiz. Önce incinmeyle ilgili endişelerimizin son bulması lazım ki birbirimize yeterince yaklaşabilelim, böylece içimizdeki düğümler çözülebilir ve sevgiyi daha gerçek yaşayabiliriz.
- '60'lar' şarkısında da eskiye öykünmeler var. 60'lardaki hareket de o zamanın vahametine tepki olarak ortaya çıkmıştı. İnsanlığın her dönemde sorunları olmuştur ama o dönemde mucizevi bir atmosfer oluştu ve insanlar bir an için harika bir rüya gördüler. Bizim için efsane olan birçok grubun ortaya çıkışı da o dönemde oldu. İnsan doğasının ihtiyaçları tekrar ortaya çıktı ama zamanla tekrar uykuya daldık ve uzaklaştık. Şu an durum gerçekten vahim ve korkulan o ki yeni bir uyanışın gerçekleşmesi için büyük bir olaya ihtiyaç var. Bunun sebebi bireysel olarak üzerimize düşen sorumluluğu almamamız ve dünya gündemi içinde istenilen yere doğru sürükleniyor olmamız.
- Günümüz müziği de mi tat vermiyor sizce?Müzik adına dünyada bir uyanış var ve müziğin endüstriyel yanıyla bağımsız yanı birbirinden ayrılmış durumda. Bağımsız müzik akımı müziğin köklerine geri dönüyor, basitteki güzeli yakalamayı yeniden keşfediyor. Bu gruplar, tıpkı eskiden olduğu gibi turneler ve festivallerle dünyanın dört bir tarafında seyirciyle buluşuyor. Ülkemizde müziğin köklü bir kültür kıvamına ulaşması için biraz daha vakit lazım. Bizde endüstriyel müzik şu an çok baskın. Bizim gibi bağımsız grupların uzun bir süre direnmesi çok önemli. Bu müziğin büyük kitleler tarafından takip edilmesi ülkemizin ekonomik anlamda güçlenmesine bağlı. Çünkü insanlarımızın zevklerinin gelişmesi ve bu konuda arayışa girebilmeleri yaşam koşullarının rahatlaması gerek. Şimdilik ağırlıklı olarak bize sunulanı tüketen bir toplumuz, bireysel olarak var olmayı, kendimize güvenmeyi, bize sunulanla yetinmemeyi başardığımızda bize bu anlamda hitap eden her şeyi de değerli kılmayı ve yaşatmayı başaracağız.
- İlk albüm elektronik, bu albüm akustik; sonraki albüm nasıl olacak? Dinleyenlere 'bu bir Multitap şarkısı' hissini kaybettirmeden müzikal olarak her şeyi denemeye devam edeceğiz. Çünkü bu şarkıları yıllarca sıkılmadan çalabilmek istiyoruz. Kafamızda yeni bir şeyler var, muhtemelen yeni enstrümanlar adapte etmeyi deneyeceğiz ama şimdiden konuşmak zor.
MFÖ'ye benzetilmek gururumuzu okşar ama...
- Nelere kafa tutuyor Multitap?Biz aslında bir şeylere kafa tutmaktan ziyade zarar görmesinden, yozlaşmasından hoşlanmadığımız şeyleri koruma içgüdüsüyle hareket ediyoruz. Kökü gerçek sevgiye dayalı olan insan doğasının içinde yaşadığımız sistemde sürekli zarar görüyor olması, insanların birbirinden uzak duruyor olması, samimiyetsiz ve soğuk yaşam alanlarımız bizi rahatsız ediyor.
- 'Yeni dönemin MFÖ'sü' diyorlar sizin için. Benzetilmek hoşunuza gidiyor mu? MFÖ birçok açıdan örnek alınabilecek bir grup. Böyle bir benzetmeye layık olabilmek için önce bu yolda çok uzun soluklu olmak ve müzik adına çok şey üretmek gerekir. Biz bu anlamda henüz yolun başında sayılırız. Böyle bir benzetme varsa insanın gururunu okşar elbette ama gerçek bir müzik grubunun hayali kendi farklılığını yansıtacak uzun bir hikaye yazmaktır. Biz de tam olarak bunun için yaşıyoruz.
- Beraber yaşayan bir grupsunuz. Bu zaman zaman problemlere neden oluyor mu? Bu konuda hiç sorun yaşamadık, herkesin sosyal alanları var. Şarkılarda peşinde olduğumuz dünyayı önce kendi evimizde yarattık, aksi durumda bunlardan bahsetmek biraz samimiyetsizce olurdu. Evimize gelip gidenlerin bu anlamda söyleyeceği çok şey vardır eminim. Bir de kedimiz Stu var, onu unutmayalım.
- 'Yeni dönemin MFÖ'sü' diyorlar sizin için. Benzetilmek hoşunuza gidiyor mu? MFÖ birçok açıdan örnek alınabilecek bir grup. Böyle bir benzetmeye layık olabilmek için önce bu yolda çok uzun soluklu olmak ve müzik adına çok şey üretmek gerekir. Biz bu anlamda henüz yolun başında sayılırız. Böyle bir benzetme varsa insanın gururunu okşar elbette ama gerçek bir müzik grubunun hayali kendi farklılığını yansıtacak uzun bir hikaye yazmaktır. Biz de tam olarak bunun için yaşıyoruz.
- Beraber yaşayan bir grupsunuz. Bu zaman zaman problemlere neden oluyor mu? Bu konuda hiç sorun yaşamadık, herkesin sosyal alanları var. Şarkılarda peşinde olduğumuz dünyayı önce kendi evimizde yarattık, aksi durumda bunlardan bahsetmek biraz samimiyetsizce olurdu. Evimize gelip gidenlerin bu anlamda söyleyeceği çok şey vardır eminim. Bir de kedimiz Stu var, onu unutmayalım.
Yorumlar