Serhat Tekin & Özgün röportajı
İçim de değişti, dışım da...
Özgün, yeni albümü 'Konu Senden Açılınca' ile yeniden karşımızda. Eskiye göre daha ritmik şarkıların yer aldığı albümün bir dönüm noktası olduğunu söyleyen Özgün, 'Önceki albümlerimde yaptığım hataları bu albümde yapmadım' diyor. Özgün, gazeteci Serhat Tekin'in sorularını yanıtladı.
Özgün, üç yıl aradan sonra 'Konu Senden Açılınca' adlı albümünü Avrupa Müzik etiketiyle çıkardı. Alışık olduğumuz romantik şarkılarından ziyade orta ritimli, daha enerjik şarkılarla dönen şarkıcı, artık istediği müziği içinden geldiği gibi yaptığını söylüyor.
- Bu albüm nasıl bir albüm oldu?İnsanın hayatında dönüm noktası olan albümler vardır. 'Konu Senden Açılınca' albümü benim için öyle bir albüm oldu. Daha önceki albümlerimde yaptığım hataları, bu albümde yapmadım. Araya iki single ve askerlik girince, üç yıllık bir ara oldu. Bu süre boyunca hiçbir şeyi takmadan ürettim. Daha önceki albümlerde bu bütünlüğü yakalayamadım bence. Bu sefer son derece tutarlı, kendi içinde bir bütün olan, tamamen benim sorumluluğumda yapılmış akustik bir albüm hazırladım.
- Bu albümdeki şarkıların bir matematiği var mı?Hayır, yok. Ben onu pek yapamıyorum. O tür şarkılar üzerime oturmuyor. Dinleyici de beğenmiyor. Bir şarkı tutunca, herkes onun gibi şarkı isteyip bestecisine koşuyor. Böyle yapınca kendinden uzaklaşıyorsun. Bu yüzden kendime 'Kendin gibi şarkılar yap' dedim. Kendi içinden ne geliyorsa onu yapmalı insan.
- Romantik şarkılarınız dillere destan ama bu albümde o kadar fazla yok...Evet, doğru. Sahnede de rahat söyleyebileceğim şarkılar olsun istedim. Sahnede çok yavaş şarkı söylenmiyor. Bir de yeni şarkılar öyle çıktı. Arada kalan, orta ritimli şarkılar hoşuma gidiyor. Arabada dinlediğinizde mesela, akıp gidiyor. En azından bana öyle geliyor, umarım doğru hissediyorumdur.
- 13 şarkılık bir albüm yapmak bu zamanda büyük cesaret değil mi? Ziyan oluyor bence de. Ben de iki şarkıyla çıkarma taraftarıyım. Ama diğer yandan insan dolu dolu bir albüm dinlemek istiyor.
- Bu albümdeki şarkıların bir matematiği var mı?Hayır, yok. Ben onu pek yapamıyorum. O tür şarkılar üzerime oturmuyor. Dinleyici de beğenmiyor. Bir şarkı tutunca, herkes onun gibi şarkı isteyip bestecisine koşuyor. Böyle yapınca kendinden uzaklaşıyorsun. Bu yüzden kendime 'Kendin gibi şarkılar yap' dedim. Kendi içinden ne geliyorsa onu yapmalı insan.
- Romantik şarkılarınız dillere destan ama bu albümde o kadar fazla yok...Evet, doğru. Sahnede de rahat söyleyebileceğim şarkılar olsun istedim. Sahnede çok yavaş şarkı söylenmiyor. Bir de yeni şarkılar öyle çıktı. Arada kalan, orta ritimli şarkılar hoşuma gidiyor. Arabada dinlediğinizde mesela, akıp gidiyor. En azından bana öyle geliyor, umarım doğru hissediyorumdur.
- 13 şarkılık bir albüm yapmak bu zamanda büyük cesaret değil mi? Ziyan oluyor bence de. Ben de iki şarkıyla çıkarma taraftarıyım. Ama diğer yandan insan dolu dolu bir albüm dinlemek istiyor.
- Müzik dünyasında şike var mı?En büyük şike müzik dünyasında oluyor (gülüyor). Maalesef sosyoekonomik sebeplerden ötürü müzik dinleme, kitap okuma, konsere ya da tiyatroya gitme gibi alışkanlıkları olmayan bir toplumuz. Daha çok gösterilen, dayatılan isimlerin peşinden gidiyor dinleyici. İyi pazarlama ve paketlemeyle, aslında hiç olmamış bir şey çok iyiymiş gibi insanlara sunuluyor. Bir isim çıkıyor mesela; bir akımın temsilcisi gibi lanse edilip, onu dinlemek büyük bir entelektüellikmiş gibi gösteriliyor. İki köşe yazarı poh pohluyor, bir televizyon programına çıkarılıyor. Bu, en büyük şike. İnsanlar bence kandırılıyor.
- Böyle bir ortamda sizin tavrınız nedir? Kendimi pazarlayamamak benim eksik yönüm. Ses iyi, şarkılar iyi, ekip iyi ama 'Bırakın üstüne gitmeyelim, dinleyen dinler' diyordum hep. Ama böyle olmayacağını anladım. Artık yapılan işi elimden geldiğince anlatmaya, yaptığım işin kalitesini göstermeye gayret ediyorum.
- Karşılığını alabiliyor musunuz bu kadar idealist olmanın? 'Ne gereği var bu kadar uğraşmanın! Kolayı sunayım, keyfime bakayım' dediğiniz olmuyor mu?Ben yapamıyorum öyle. Karşılığını tabii ki alamıyorum. Almış olsam şu an başka yerlerde olurdum. Ama bir umuttur yaşatan insanı (gülüyor). Kolay anlaşılan çabuk unutuluyor zaten. Bu işi ömür boyu yapmak istiyorum. Amacım parayı bulayım, onu gayrimenkule yatırayım değil. Böyle hesaplarım yok. 70 yaşında da sahneye çıkabilen biri olmak istiyorum. Amy Winehouse ya da Michael Jackson gibi değil, biraz daha Frank Sinatra ya da Sting gibi... Sakin, durağan, uzun vadede mutlu şarkılar söyleyeyim, başka bir derdim yok.
- Yeni albümle görünüşünüz de epey değişmiş...
Hem içim, hem dışım değişti. Eskiden 'Müzisyen adamım ben! Geç yatarım. Zaten şarkı dediğin gece yazılır' derdim, gündüzleri uyurdum. Baktım öyle olmuyor. Yeme ve uyku düzenimi değiştirdim. Spora başladım. Artık sabah 8.30'da kalkıyorum, spora gidiyorum.
Yorumlar