Serhat Tekin & Yasemin Şefik röportajı
'Anladım Bozukluğu'nuz mu var?
Radyo programcısı, süpervizör ve metin yazarı Yasemin Şefik, 'Anladım Bozukluğu' adlı kitabıyla 'Anladım' derken gerçekten anlayıp anlamadığımızı sorguluyor, hem de şiirle. 'Şiir konusunda ciddi değilim, şairi konusunda ciddiyim' diyen Şefik, kitabını ve radyo dünyasını gazeteci Serhat Tekin'e anlattı.
Fotoğraflar. Serhat Tekin
On beş yıldır çeşitli özel radyolarda 'şahsına münhasır' programlar sunan Yasemin Şefik, şimdilerde Pal FM'den duyuruyor esprili anonslarını. Radyonun yanı sıra, metin yazarlığı, süpervizörlük gibi alanlarda da çalışan Şefik, bu kez bir kitapla karşımızda... Önce Kitap etiketiyle yayımlanan 'Anladım Bozukluğu'nda aşkı, ikili ilişkileri, tezatları yazan ve bu kitapla aslında 'kendini ciddiyete davet ettiğini' söyleyen Şefik'le konuştuk...
- Sizden hiç beklenmeyen türde bir kitapla aramızdasınız...Benden beklenen, uçuk-kaçık, deli bir şeydi. Evet, onlar da olacak ama ben tezatlardan bahsediyorum. Kitap da öyle bir şey. Kitabı basılmadan önce birkaç arkadaşıma okuttuğumda 'Bunu sen mi yazdın?' diye şaşırdılar. Beklemiyordu kimse.
- Nedir 'Anladım Bozukluğu'?Yıllarca okulda bize, cümledeki anlatım bozukluğunu sordular. Hepimiz onu bulup çözmeye çalıştık. Sonra gerçek hayat... Herkes 'Anladım' diyor. Sevgilin 'Anladım, tamam aşkım.' Patronun 'Anladım, tamam.' Bir bozukluk var ve kimse anlamıyor aslında. Ya da ben anlatamıyorum. Özellikle aşkla ilgili büyük 'anladım' bozukluğu var...
- Kitap, tamamen şiirlerden mi oluşuyor?Epigram ve şiirler diyelim; aslında kelime oyunları. Şair değilim ama şiir konusunda çok ciddiyim. Kitabın içinde absürt gibi duran çok ciddi şiirler var. Belki de insanların nefret edebileceği şeyler (gülüyor).
- Gelecek olumlu, olumsuz tüm tepkilere hazır mısınız?Bütün bunları kitap yapmak için yazmamıştım. Ancak ilk kez bir kitabım olacaksa kendim için yapayım dedim. Okuyucu sever-sevmez; onların takdiri. İnsanların beklediği şeyi, sonra zaten yapacağım.
KADININ 'ÖKÜZÜ' OLDUM
- Romantik biri misiniz?Nasıl romantik olunacağına dair bir fikrim yok. İkili ilişkilerimde enteresan şeyler yaşadım hep. Bir dönem 'kadının öküz'ü de ilan edildim. Ama yazarken romantik hissediyorum kendimi. Bir erkeğin, beni çok güzel bir aşk filmine davet etmesi değil de sabaha karşı 'Balık tutalım' demesi daha romantik.
- Şarkı sözü yazıyor musunuz?Benden şarkı yazmamı istiyorlar halbuki yazılanı bozmayı seviyorum.
- 'Herkesin beni sevmesine gerek yok' diyorsunuz...Evet, yok. Çünkü inanmıyorum öyle bir şeye. Sokağa çıktığımda herkesin beni sevmesi 'yanlış bir şey yaptığımı' hissettiriyor bana.
- Aforizmalarınız sosyal medyada da çok meşhur. Mesela 'bazen şarkıyı yanlış anlarsın'... Barda şarkı çaldığında bağıra bağıra eşlik edersiniz ve bir an müzik durur ve siz devam edersiniz ya... İşte orada yanlış eşlik eden hep bendim. Sonra baktım, herkesin başına geliyor. Bunların da bir kitabı olacak.
- Sizden hiç beklenmeyen türde bir kitapla aramızdasınız...Benden beklenen, uçuk-kaçık, deli bir şeydi. Evet, onlar da olacak ama ben tezatlardan bahsediyorum. Kitap da öyle bir şey. Kitabı basılmadan önce birkaç arkadaşıma okuttuğumda 'Bunu sen mi yazdın?' diye şaşırdılar. Beklemiyordu kimse.
- Nedir 'Anladım Bozukluğu'?Yıllarca okulda bize, cümledeki anlatım bozukluğunu sordular. Hepimiz onu bulup çözmeye çalıştık. Sonra gerçek hayat... Herkes 'Anladım' diyor. Sevgilin 'Anladım, tamam aşkım.' Patronun 'Anladım, tamam.' Bir bozukluk var ve kimse anlamıyor aslında. Ya da ben anlatamıyorum. Özellikle aşkla ilgili büyük 'anladım' bozukluğu var...
- Kitap, tamamen şiirlerden mi oluşuyor?Epigram ve şiirler diyelim; aslında kelime oyunları. Şair değilim ama şiir konusunda çok ciddiyim. Kitabın içinde absürt gibi duran çok ciddi şiirler var. Belki de insanların nefret edebileceği şeyler (gülüyor).
- Gelecek olumlu, olumsuz tüm tepkilere hazır mısınız?Bütün bunları kitap yapmak için yazmamıştım. Ancak ilk kez bir kitabım olacaksa kendim için yapayım dedim. Okuyucu sever-sevmez; onların takdiri. İnsanların beklediği şeyi, sonra zaten yapacağım.
KADININ 'ÖKÜZÜ' OLDUM
- Romantik biri misiniz?Nasıl romantik olunacağına dair bir fikrim yok. İkili ilişkilerimde enteresan şeyler yaşadım hep. Bir dönem 'kadının öküz'ü de ilan edildim. Ama yazarken romantik hissediyorum kendimi. Bir erkeğin, beni çok güzel bir aşk filmine davet etmesi değil de sabaha karşı 'Balık tutalım' demesi daha romantik.
- Şarkı sözü yazıyor musunuz?Benden şarkı yazmamı istiyorlar halbuki yazılanı bozmayı seviyorum.
- 'Herkesin beni sevmesine gerek yok' diyorsunuz...Evet, yok. Çünkü inanmıyorum öyle bir şeye. Sokağa çıktığımda herkesin beni sevmesi 'yanlış bir şey yaptığımı' hissettiriyor bana.
- Aforizmalarınız sosyal medyada da çok meşhur. Mesela 'bazen şarkıyı yanlış anlarsın'... Barda şarkı çaldığında bağıra bağıra eşlik edersiniz ve bir an müzik durur ve siz devam edersiniz ya... İşte orada yanlış eşlik eden hep bendim. Sonra baktım, herkesin başına geliyor. Bunların da bir kitabı olacak.
'DİŞİ OKAN' DİYORLAR
- Her yıl, 'Yılın En Kötüleri'ni seçiyorsunuz...Radyolarda sene sonunda 'Hadi bakalım, bu yılın en iyilerini toparlayalım' dediklerinde; 'Hayır, ben en kötüleri yapacağım. Çünkü herkes iyilerden bahsediyor' dedim hep. Kötüden bahsetmek, karşına birilerini almak demek. Biri programımı dinleyip 'Ne kadar iğrenç!' diyebiliyorsa, bu hakka sahipse ve ben ona saygı duyuyorsam; tam tersini yapmaya bayıldığım için ben de 'En Kötüleri' yapıyorum.
- Peki, bu saydığınız kötü parçaları programınızda çaldığınız oluyor mu?Çalmaz mıyım? 'Maksimum 40 Saniye' köşesi var; en fazla 40 saniye dayanabildiğimiz şarkıları çalıyorum. O bölüme şarkı yetiştiremiyoruz. Tepkiler almıyor değilim. Sevenimiz yok ama arayanımız çok (gülüyor).
- Okan Bayülgen'e benzetiliyorsunuz...Bir dönem 'Gece programı yapsana. Dişi Okan olursun' dediler. Çok sinirlenmiştim; kabul etmedim. Agresiflik, tahammülsüzlük özelliklerimiz benzetiliyor.
- Yakında bir stand up planınız vardı; hazırlıklarınız ne aşamada?Ekim ayında hazırlayıp, sunacaktık ama yetiştiremedik. Önümüzdeki seneye ertelemişken, İzzet Çapa'nın ekibi 'Bir kabare yapıyoruz; bize katılsana' dediler. Bu ay dört gece oynadık.
- Her yıl, 'Yılın En Kötüleri'ni seçiyorsunuz...Radyolarda sene sonunda 'Hadi bakalım, bu yılın en iyilerini toparlayalım' dediklerinde; 'Hayır, ben en kötüleri yapacağım. Çünkü herkes iyilerden bahsediyor' dedim hep. Kötüden bahsetmek, karşına birilerini almak demek. Biri programımı dinleyip 'Ne kadar iğrenç!' diyebiliyorsa, bu hakka sahipse ve ben ona saygı duyuyorsam; tam tersini yapmaya bayıldığım için ben de 'En Kötüleri' yapıyorum.
- Peki, bu saydığınız kötü parçaları programınızda çaldığınız oluyor mu?Çalmaz mıyım? 'Maksimum 40 Saniye' köşesi var; en fazla 40 saniye dayanabildiğimiz şarkıları çalıyorum. O bölüme şarkı yetiştiremiyoruz. Tepkiler almıyor değilim. Sevenimiz yok ama arayanımız çok (gülüyor).
- Okan Bayülgen'e benzetiliyorsunuz...Bir dönem 'Gece programı yapsana. Dişi Okan olursun' dediler. Çok sinirlenmiştim; kabul etmedim. Agresiflik, tahammülsüzlük özelliklerimiz benzetiliyor.
- Yakında bir stand up planınız vardı; hazırlıklarınız ne aşamada?Ekim ayında hazırlayıp, sunacaktık ama yetiştiremedik. Önümüzdeki seneye ertelemişken, İzzet Çapa'nın ekibi 'Bir kabare yapıyoruz; bize katılsana' dediler. Bu ay dört gece oynadık.
Şarkıcılarla promosyon dönemi arkadaşlığı yaşıyoruz
- Radyocu-şarkıcı ilişkileri nasıl?'Promosyon dönemi' arkadaşlıkları var. Bir nevi çıkar ilişkisi; söz konusu. Herkes, yeni albüm zamanı kliplerini, şarkılarını paylaşıyor, radyocuyla kanka muhabbeti; iki ay sonra telefonuna cevap vermiyor. Promosyon dönemi her şey başka!
- Birçok sanatçının albümünde süpervizörlük de yapmışsınız...Murat Boz'dan Bengü'ye, Demet Akalın'dan Zerrin Özer'e, o kadar çok isim var ki hatırlamıyorum.
- Neler dinliyoruz bu aralar?Memleket olarak kafamız çok karışık. Volkan Konak da dinliyoruz, Hande Yener'in en sert elektronik şarkısını da. Model'e bayılıyoruz. Can Bonomo ile tanıştık. Şaşkınız ama seviyoruz da. Slow parçalara çok takılıyoruz. Canımız çok sıkkın millet olarak. Bunları çalarak, morali iyice bozuyoruz (gülüyor).
- Radyocu-şarkıcı ilişkileri nasıl?'Promosyon dönemi' arkadaşlıkları var. Bir nevi çıkar ilişkisi; söz konusu. Herkes, yeni albüm zamanı kliplerini, şarkılarını paylaşıyor, radyocuyla kanka muhabbeti; iki ay sonra telefonuna cevap vermiyor. Promosyon dönemi her şey başka!
- Birçok sanatçının albümünde süpervizörlük de yapmışsınız...Murat Boz'dan Bengü'ye, Demet Akalın'dan Zerrin Özer'e, o kadar çok isim var ki hatırlamıyorum.
- Neler dinliyoruz bu aralar?Memleket olarak kafamız çok karışık. Volkan Konak da dinliyoruz, Hande Yener'in en sert elektronik şarkısını da. Model'e bayılıyoruz. Can Bonomo ile tanıştık. Şaşkınız ama seviyoruz da. Slow parçalara çok takılıyoruz. Canımız çok sıkkın millet olarak. Bunları çalarak, morali iyice bozuyoruz (gülüyor).
Yorumlar